Eroin / Morfin Bağımlılığı

Opioidler

Binlerce yıl boyunca afyon, ağrıyı azaltma, canlılık sağlama, uyumayı kolaylaştırma ve ishali önleme etkileri dolayısıyla tıbbi amaçlı olarak kullanılmıştır.

 

Afyon haşhaşından (Papaver somniferum) elde edilen opioidler, merkezi sinir sistemi yatıştırıcıları olarak geçer. Bu maddeler arasında morfin, eroin, kodein, metadon, papaverin, tebain, noskapin gibi çeşitli bileşikler yer alır.

 

Bu maddeler; buruna çekilebilir, içilebilir, deri altından kas ya da damardan enjekte edilebilir.

 

Kısa vadeli etkileri arasında: öfori (coşku hali), sedasyon (sakinlik hali), ağrı ve anksiyete azaltması, nefes komplikasyonları ve bulantı yer alır. Ayrıca, opioid bağımlılığıyla ilişkili HIV / AIDS, hepatit, deri enfeksiyonları, bakteriyel veya viral enfeksiyonlar, damar sorunları, akciğer enfeksiyonları ve aşırı doza bağlı ölümler gerçekleşebilir.

 

Eroin

Eroin morfinden sentezlenerek elde edilen opioid grubu bir uyuşturucu maddedir. Genellikle, beyaz ve kahverengi bir toz olarak ya da siyah yapışkan bir madde şeklinde görünür.

 

Ağız yoluyla, burundan çekilerek ya da kas-damar içine enjekte edilerek kullanılabilir. Diğer uyuşturucularla ya da şeker gibi maddelerle ya da striknin gibi zehirli maddelerle karıştırıllarak tüketilebilir. Eroinin sigara gibi sarılıp içilmesine “koreks”; buharının çekilerek kullanılması işlemine “kaydırma” adı verilir.

 

Eroin sıklıkla kokain ve alkol ile birlikte kullanılır. Bazı insanlar eroin ve kokaini karıştırarak burundan çekme (crisscrossing) ya da başka bir ilaca enjekte ederek tüketme (Speedball) yöntemlerini kullanabilir.

 
Eroin beyni nasıl etkiler?

Ne şekilde kullanılırsa kullanılsın hızlı bir biçimde beyni etkiler. Kullanan kişilerde kısa sürede bağımlılık gelişir. Kullanılmadığında yoğun fiziksel yoksunluk belirtilerine ve kontrol edilmesi oldukça güçleşen madde kullanma isteği ve arayışına sebep olur.

 

Eroin vücuda alındığında hızlı bir biçimde morfine dönüşür. Opioid reseptörleri olarak bilinen hücrelerdeki moleküllere bağlanır. Bu reseptörler beynin birçok bölgesinde özellikle de ağrıyı algılama ve ödülle ilişkili bölgelerde fazlaca yer almaktadır. Opioid reseptörleri aynı zamanda kan basıncı, uyanıklık ve solunum gibi yaşam için kritik otomatik süreçleri kontrol eden beyin sapında da bulunmaktadır.

 

Aşırı dozda eroin kullanımı vücut dokularına yeteri kadar oksijen gitmemesine (hipoksi) sebep olabilir. Hipoksi’nin koma ve kalıcı beyin hasarı dahil olmak üzere kısa ve uzun vadeli psikolojik ve nörolojik birçok etkisi bulunmaktadır. Uzun vadeli olarak davranış düzenleme ve karar verme yetilerini olumsuz yönde etkilediği düşünülmektedir.

 
Eroin nasıl bir etki yaratır?

Alındıktan kısa bir süre sonra etkisini göstermeye başlar ve etkisi yaklaşık 4-6 saat sürer. Eroin kullanımı sonrası bir rahatlama ve keyif duygusu hissedilir. “Rush” adı verilen bu coşkulu hissin şiddeti, alınan eroin miktarına ve maddenin beyne nüfuz etme hızına bağlıdır. Bir kişi damarına eroin enjekte ettiğinde “rush” etkisinin oluşması birkaç saniye alır. Burundan çekildiğinde ya da sigara biçiminde tüketildiğindeyse en az 10 dakika sürer.

 

Eroinin damardan kullanımı sonrasında rush ile birlikte ağız kuruluğu, ateş basması, yüzde kızarıklık, zihinsen bulanıklık ve el-ayaklarda ağırlık hissi yaşanır. Bu ilk coşkulu döneminin ardından kişi, dönüşümlü olarak tetikte olma ve uyuşukluk arasında gitgeller yaşadığı bir moda girer. Bir süre sonra gitgeller kendini sakinlik haline bırakır. Zihin tamamen bulanıklaşmasıyla kişi 4 ila 6 saat sürebilen transa benzer bir durum yaşar.

 

Trans döneminde kişinin hareketlerinde ve konuşmasında yavaşlama görülür. Dikkati sürdürme ve bellekte bozulmalar gerçekleşir. Solunum yavaşlar, kan basıncı düşer, kalp hızı azalır ve ağrı hissi kaybolur. Göz bebekleri küçülür, gözde sulanma meydana gelebilir ve burun akıntısı oluşabilir. Bazı kişilerde özellikle de ilk kullanımda mide bulantısı, şiddetli kaşıntı, karın içi krampları, kusma ve bulantı oluşabilir.

 
Eroin kullanımı nasıl anlaşılır?

Eroin bağımlılarında genellikle yavaş bedensel hareketlere eşlik eden yürümede dengesizlik, aşırı durgunluk ve isteksizlik gözlenir. Bağımlılık çok hızlı geliştiği için kısa bir süre sonra doz alma ihtiyacı sıklaşır ve madde arayışı içinde geçen saatler günler haftalar boyunca gitgide özbakım azalır. Kollarda, kasıklarda, bacak arkaları ve parmak araları gibi damardan kullanıma uygun çeşitli bölgelerde yara ve enjeksiyon izleri oluşur. Kişiler gitgide zayıflar, göz altlarında morluklar ve soluk bir ten rengi gözlemlenir.

 

Eroin kullanıldıktan sonra ilk 6 saat içinde idrarda tespit edilebilir. Ancak eroin kullanan kişilerde opioid metabolitlerinin idrardaki tespiti son kullanım sonrası 1 ila 3 gün arasıdır. Eroin, idrar yoluyla vücuttan atılan bir maddedir.

 
Eroinin yoksunluk belirtileri

Eroin bağımlısı bir kişi son kullanımının üzerinden ortalama 8-10 saat geçtikten sonra yoksunluk belirtileri yaşamaya başlar. Endişeli ve gergin bir duygudurum, esneme, tüylerde ürperme, göz ve burun akıntıları görülür. Terleme, titreme, ateş, mide krampları, kusma, bulantı, kas spazmları, göz bebeklerinde büyüme, ishal ve gittikçe artan kemik ağrısına benzeyen şiddetli ağrılar yaşar. Bir süre sonra kişi eroin almazsa ölecekmiş gibi bir duyguya kapılır. Bitkinlik ve şiddetli uykusuzluk görülür. Uykusuzluk aylarca sürebilir.

 

Bu çeşit çeşit fiziksel acı ve duygusal huzursuzluk hali ilk üç gün maksimum seviyede seyreder; ancak bazı kişilerde 10 güne kadar uzayabilir. Süreç içinde belirtiler azalmakla birlikte bazı belirtiler 6 ay kadar sürebilir.

 
Eroin kullanımına bağlı gelişebilecek sorunlar:

Bağımlılık başta olmak üzere, kan damarları ve kalp kapakçığında bakteriyel enfeksiyonlar, karaciğer ya da böbrek hastalıkları, tüberkiloz gibi akciğer hastalıkları, enjektör paylaşımı sonucu hepatit B, hepatit C ya da Hıv gibi hastalıklar.

 

Alanda yapılan araştırmalara göre yoğun eroin kullanımına bağlı kronikleşen bağımlılığa sıklıkla çoklu uyuşturucu kullanımı, düşük fiziksel ve zihinsel sağlık eşlik etmektedir. Aynı zamanda yüksek ölüm riski ve düşük sosyal ve ekonomik sonuçlar da eroin bağımlılığıyla anlamlı derecede ilişkilidir. Eroin kullanımı yüksek kişilerin psikiyatrik bozukluklar yaşama, kişilik bozuklukları geliştirme, aşırı doz alma ve intihar riski daha fazladır.

 

Yüksek dozda eroin alımı ölümle sonuçlanabilir. Ölüm genellikle solunumun baskılanması ile nadiren de gıda aspirasyonu sonucu oluşur. Yüksek doz eroin alımı ile ortaya çıkan belirtiler: beden ısısında azalma, solunumun ve kalp atışının yavaşlaması, düşük tansiyon ve yanıtsızlık 
sonrasında oluşan koma hali ve ölümdür. Eroini bıraktıktan bir süre sonra tekrar kullanmaya başlayan kişilerde bedeninin taşıyabileceği dozu ayarlayamayıp komaya girme ve ölüm sıkılıkla görülür.

 

Morfin

Morfin, özellikle şiddetli ağrıların dindirilmesinde kullanılan tıbbi açıdan önemli aneljeziklerden biridir. İsmini Yunan Tanrısı Morpheus’tan alır. Aynı zamanda acı verici bir hastalık ve yaralanmadan kaynaklı kaygı ve huzursuzluğu azaltmasıyla bilinir.

 

Morfin, büyük ameliyatlar sonrası ağrı kesici olarak ve kansere bağlı ağrıların tedavisinde sıklıkla kullanılır. Ancak keyif veren etkisi ve görece ulaşım kolaylığı sebebiyle kötüye kullanıma çok açık bir maddedir.

 

Morfin beyaz toz kristal halindedir. Tablet ya da şurup olarak ağızdan alınabilir, sigara şekşinde içilebilir ya da damar içine uygulanabilir.

 
Morfin nasıl bir etki yaratır?

Morfinin etkileri nasıl ve ne miktarda uygulandığına göre değişir. Morfin kullanım sonrası 15 dakika ile 1 saat arasında etki etmeye başlar ve etkisi 4-6 saat arası devam eder. Kullanım sonrası aşırı bir neşe ve canlılık haline, akabinde de değişken bir modda uyuşukluk ve tetikte olma arası bir duygusal duruma yol açar. Bu canlanma ve sakinleşme evrelerinden sonra kişide uyuşukluk hali, konsantrasyon bozukluğu, kaşıntı, baş dönmesi ve bulantı görülebilir.

 
Morfin kullanımına bağlı gelişebilecek sorunlar

Merkezi sinir sistemi üzerinde etki eden morfin; solunum baskılanması, mide bulantısı, kusma ve göz bebeklerinde küçülmeye yol açar. Morfin de eroin gibi bağırsak salgısını ve bağırsak hareketliliğini azaltır.

 

Uzun süreli morfin kullanımı ise başta bağımlılık olmak üzere bağışıklık sistemi sorunlarına, şiddetli kabızlığa, damarlarda çökmeye, konfüzyon, paranoya ve depresyona sebep olabilir.

 

Morfinin aşırı doz kullanımına bağlı olarak: konuşmada bozulma, dikkat dağınıklığı, yoğun bir uyuşukluk hali ve nefes alış verişlerde yavaşlama görülür. Morfinin doz aşımı bilinç kaybına, koma ve ölüme yol açabilir.

 

Bunların dışında, morfinin diğer maddelerle birlikte kullanımı ciddi riskler doğurabilir. Özellikle alkol, depresan niteliği sebebiyle morfinle birlikte alındığında aşırı bir sedasyona ve hatta komaya sebep olabilir.

 
Morfin kullanımı nasıl anlaşılır?

Kişinin göz bebeklerinde irileşme, uyuklama hali, konuşma güçlüğü, odaklanamama ve nefes darlığı sıkça görülen belirtilerdir. Diğer uyuşturucu bağımlılıklarında olduğu gibi arkadaş çevresinde radikal değişimler, sıkça yalan söyleme, sık sık ortadan yok olma, yakın çevreden uzaklaşma, sevilen aktivitelere ilginin azalması ve duygusal dengesizlikler bu belirtilere eşlik edebilir.

 
Morfinin yoksunluk belirtileri

Morfinin yoksunluk belirtileri son alınan dozdan sonra yaklaşık 6-12 saat arasında başlar. Morfin kulanıcıları çok hızlı bir biçimde tolerans geliştirdiklerinden yoksunluk belirtileri çok kısa bir süredir morfin kullanan kişilerde bile yoğun miktarda görülebilir.

 

Morfinin yoksunluk belirtileri esneme, hapşırma ve gözlerde sulanma ile başlar. Halsizlik, sinirlilik, kas spazmları, kalp atışında dengesizlikler, huzursuzluk hissi, ateş, titreme, bulantı ve kusma görülebilir.

 

Neden bağımlı oluruz?

Tek bir değişken üzerinden neden bağımlı olduğmuzu açıklayamayız. Bağımlılık; genetik, çevresel, sosyal ve biyolojik faktörlere bağlı gelişen bir hastalıktır.

 

Opioidler kimyasal yapıları gereği halihazırda hızlı ve güçlü bir biçimde bağımlılık yaratan maddelerdir. Tek bir deneme bile bazı kişilerde kronik bağımlılığa uzanan merdivenin ilk basamağı işlevi görebileceğinden yüksek risk barındırır.

 

Son dönemlerde kadın ve erkek eroin bağımlısı katılımcılarla yürütülen bir araştırmaya göre:

 

Kadınların çocukluk döneminde istismar yaşamış olma, ilk eroin kullanımını erkek arkadaş ya da partnerleriyle birlikte deneme ve yetişkinlik döneminde partnerlerinden şiddet görme oranları erkeklere göre daha yüksek çıkmıştır. Erkeklerin ilk eroin kullanımlarının ergenlik döneminde problemli çevre ve arkadaşlar seçerek başladığı düşünülmektedir. Erkeklerin ömür boyu madde bağımlılığı tanısı daha yaygın ve cezai geçmişleri kadınlara göre daha fazladır. Kadınların psikiyatrik tanı geçmişi ise erkeklere göre daha düşüktür.

 

Her iki cinsiyet için bağımlılık tanıların sayısı arttıkça davranış problemleri artmaktadır. Çocukluk döneminde duygusal olarak ihmal yaşamak kadınlar için bağımlılık tanısını arttıran bir belirleyici iken; erkekler için travma sonrası stres bozukluğu önemli bir belirleyicidir. *

*Shand, F.L., Degenhardt, L., Slade, T. & Nelson, E.C. (2011). Sex differences amongst dependent heroin users: Histories, clinical characteristics and predictors of other substance dependence. Addictive Behaviors; 36: 27–36.

Williams, C.T. & Latkin, C.A. (2007). Neighborhood socioeconomic status, personal network attributes, and use of heroin and cocaine. Am J Prev Med 32(6): S203–S210.

 

Tedavi

Detoksifikasyon, ilaç tedavisi ve psikoterapinin birlikte kullanıldığı tedavi biçimi opioid kullanımını durdurma ve yeniden üretken bir yaşama adım atma konusunda kullanıcılara yüksek oranda fayda sağlar.

 

Opioidlerin yoksunluk belirtileri çok şiddetli olduğundan, detoksifikasyon sırasında bu belirtileri minimal derecede rahatsızlık yaratacak seviyede tutabilmeye dönük tıbbi müdahaleler yapılır (metadon gibi). Ancak detoksifikasyon tedavi sürecinin yalnızca ilk basamağıdır. Detoks süreci sonrası düzenli ilaç tedavisi ve psikoterapi gereklidir. Neticede bağımlılığın fiziksel belirtileri yüksek oranda aşılmış olsa da davranışsal boyutu ve aşerme belirli bir oranda devam edecektir. Üstelik, çoğu durumda uyuşturucu kullanımı altta yata psikolojik ya da duygusal sorunlar için bir başa çıkma mekanizması işlevi görür. Yalnızca detoks tedavisi görerek altta yatan daha derinlikli sorunlar ele alınamayacağından, bir süre sonra pusuda bekleyen ya da o an için halı altına süpürülen meseleler açığa çıkarak iyileşme sürecini baltalayabilir.

 

Psikoterapi kişiye bağımlılığını besleyen kaynakları kurutabilmesi adına destek sağlar ve kişiye ayık yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan sorunlarla sağlıklı biçimde başa çıkabilme yöntemlerini öğretir. Bu adımlar aynı zamanda nüksü önlemeye dönük davranış çalışmalarıyla da desteklenir.

 

Özellikle enjektör paylaşımının opioid bağımlılığında sıklıkla görülmesi sebebiyle tedavinin bir basamağı da bulaşıcı hastalıklara dönük bilinçlendirme, test için yönlendirme ve riskli davranışları azaltmaya dayalı terapi müdahalelerini içerir.

 
Evde opioid bağımlılığı aşılabilir mi?

Opioid türü uyuşturucuların yoksunluk belirtileri çok şiddetli olduğundan, özellikle de ilk 3-4 gün oldukça sancılı geçecektir. Şiddetli ağrılar, kusma, sindirim sistemi sorunları ve uykusuzluğa eşlik eden belirgin bir kilo kaybı yaşanabileceği için kişi için dayanması oldukça güç olacaktır. Tüm bu belirtileri dindirmek için kişinin tekrar madde alma isteği karşı konulamaz bir hal alabilir. Böyle bir durumdaki kişi istemeden de olsa kendisine ve çevresine zarar verebilir. Kişinin opioid bağımlılığına eşlik eden fiziksel ya da psikiyatrik başka sorunlarının olduğu durumlarda bu değişkenlerin katılımıyla durum kontrolü daha da güç bir noktaya evrilebilir. Ev ortamı tüm bunları yönetebilmek için yeterince donanımlı olmadığından doktor kontrolünde ve hastane ortamında bu süreci yönetmek en güvenilir yöntemdir.

Size özel tedavi Programı İçin

BİZİMLE İLETİŞİME GEÇİN