Bağımlılık Tedavileri Neden İşe Yaramıyor

NEDEN TEDAVİ İŞE YARAMIYOR?

Bir, iki, üç beş defa hastane yatışı, bilimum sayıda ayaktan tedavi…Fazlasıyla bilindik bir hikaye. İyileşmekte olan birçok bağımlı yaşamı boyunca çoklu sayıda tedavi girişiminde bulunuyor. Hayal kırıklığına uğramış, öfkeli ve her an vazgeçmeye hazır…

Bağımlılar ve yakınları devamlı aynı soruyor “Neyi yanlış yapıyoruz?”. Bu sorunun cevabı oldukça bireysel ve çok boyutlu olmakla birlikte işte sık rastlanan bazı yanlışlar:

Bağımlılığı “iradesizlik ya da “zaaf” sanma

Bağımlılık sanıldığının aksine birçok mekanizmayı içinde barındıran bir beyin hastalığıdır. Kronik ve tekrarlayıcı bir hastalık olan bağımlılık için hızlı bir iyileşme yoktur. Beyin kimyasında değişim yaratabilme haftalar, aylar, hatta yıllarca sürebilir ve ancak psikoterapiyle ilaç tedavisinin birlikte kullanıldığı tedavi biçimleriyle mümkündür.

Yanlış Uzman ya da Yanlış Tedavi

Bağımlılık tedavisi birçok bileşeni içinde barındırır. Psikoterapi açısından kanıta dayalı ve uluslararası konjektüre uygun bir tedavi sunmak kalıcı iyilik halini sağlamak açısından oldukça mühimdir. Bu noktada, güncel araştırmalarda bağımlılık hastalığı üzerinde diğer tedavi metodlarına göre etkililiği kanıtlanmış Bilişsel Davranışçı Terapi, Motivasyonel Görüşme Teknikleri ve 12 Basamak Programı gibi yöntemleri kullanabilen bir psikoterapistle çalışmak önem kazanmaktadır.

Bağımlıların yaklaşık yarısı depresyon gibi başka hastalıklardan da muzdariptir. Tedavi, bağımlıkla ve bu hastalıklarla çalışabilecek donanımda bir uzmandan alınmadığında hastalığın nüks etme ihtimali yükselebilmektedir. Çok boyutlu bir değerlendirme yapabilecek olan ekip, öncelikli olarak bağımlılık alanında uzmanlaşmış bir psikiyatrist ve bağımlılık konusunda uzmanlaşmış bir psikoterapisti (uzman klinik psikoloğu) barındırmalıdır. Bu uzmanlar,  detoks tedavisi, hastane yatışı ya da ayaktan tedavi alabilmesi için kişiyi uygun hastane ya da kliniklere; aile desteği ya da sosyal dayanışma için ise çeşitli destek gruplarına yönlendirebilmektedir.

Tedavi süreci adım adım ilerler. Doğru tedaviyi seçseniz bile, kalıcı iyileşmeye geçmek için birden fazla girişimde bulunmanız gerekebilir.  Ancak her çaba, sonunda iyileşmeyi sağlayan yolculuğun önemli bir parçasıdır. Her bir deneyim mutlak başarıyla sonuçlanmasa da bir şeyler öğretir. Kişi henüz hayatını değiştirmeye hazır olmasa bile, ileriki zamanlarda ona yardımcı olabilicek öğretileri hafızasına kaydeder. Bu, kişi hazır olduğu anda ona temiz bir başlangıç şansı verir.

Tedavi Direnci ve Tuzak Duygular

İyileşmeye dair motivasyonu yüksek bir kişi için bile tedavi zorlu bir mücadeledir. Değişmek istemeyen bir kişi içinse bu çok daha çetrefilli bir süreçtir. Kişinin direnci, tedaviden çabuk vazgeçmesine sebep olabilir. Bununla birlikte, tedavi görmek istemeyen kişi dahi, öfke gibi yoğun duygulara tutunarak aslında iyileşmek için gereken o enerjiyi içinde barındırdığının sinyallerini verir. Bu süreci doğru biçimde yönetmek; ancak deneyimli bir psikoterapist ile mümkündür.

Bazen kişi tüm bilgilendirmelere ve çabalara rağmen tedaviyi kesinlikle istemeyebilir. Böyle durumlarda tedavi yürütülemez. Kişinin tedaviye hazır olduğu uygun zaman beklenir. Bazen de kişi tedaviye uyum göstermeyebilir. Tedavi boyunca tekrar kullanıma sebep olabilecek tuzak duygulara (kendine aşırı güven, kayıtsızlık ya da isteksizlik vb.) düşmemek için  uzun soluklu bir dikkat ve tedaviye teslimiyet gereklidir. Tedavi ilkelerine uyum, kendini sabote etmenin önündeki en büyük koruyucudur.

  1. Zamandan Kırpmak

Bağımlılık tansiyon ve şeker hastalığı gibi uzun soluklu ve çok boyutlu bakım gerektiren kronik bir hastalıktır. Tek başına kısa süreli detoks ya da detoks sonrası bir süre devam eden ayaktan ilaç tedavisi ile kalıcı bir sonuç beklemek uzun vadede yalnızca maddi kayıplar, hayal kırıklığı ve umutsuzluk getirir.

Araştırmalara göre, tedavide ilk 3 ay oldukça önemlidir. Psikoterapinin ilk aylarında kişi, yaşam tarzını yeniden düzenlemeyi ve kendini hastalıktan korumayı öğrenir. Sonrasında ise hastalığını daha iyi tanımasına dönük psikoeğitim çalışmaları, bağımlılığını besleyen travmalarla mücadele, yaşam kalitesini yükseltecek iş-ilişki-kişisel sorunlara dair çözüm odaklı müdahaleler yapılır. Bu çalışmalara da benzer ciddiyet ve önemle yaklaşmak kalıcı iyileşmenin anahtarıdır.

Kaş Yaparken Göz Çıkarmak

Bazen bağımlıya destek veren bazı yakınları iyi niyetlerine rağmen süreci daha çetrefilli hale getirebilir. Bağımlıyı aşırı kontrol (her davranışına müdahale vb.) ya da bağımlının kötüye kullanımına uygun ortam yaratma (her istediğinde maddi destek vermek vb.) en sık görülen iki durumdur. Her iki koşul da bağımlı ve ona destek olan yakınları arasında sağlıksız bir ilişkinin başlangıcına işaret eder. Bu ilişki, bağımlı kişide yetersizlik, sıkıntı, yalnızlık ya da haksızlığa uğramışlık gibi duygular yaratarak hastalığın nüks etmesi için uygun ortamı oluşturabilir.

Nüks, bağımlıya yakın kişilerde  hayal kırıklığı, güvensizlik ve öfke gibi duyguları tetikler. Bu duygular, motivasyonunu yitirmeden kararlı bir duruş sergilemeyi zorlaştırır. Bu duygularla sağlıklı başa çıkabilmek adına birlikte çalıştığınız profesyonelden destek almanız tedavinin gerekliliklerindendir.

Unutmayınız ki Etkili Tedavi= Doğru Ekip+ Doğru Yöntem ile mümkündür.