Sosyal Medya Kullanımını Arttıran Kişilik Özellikleri

Sosyal ağlar kullanıcıların kişiye özgü profiller oluşturabildiği, gerçek hayatta olan arkadaşlarıyla etkileşime girebildiği ve ortak çıkarlara dayalı olarak diğer insanlarla buluşabildiği sanal topluluklardır. Bu platformlar ağırlıklı olarak sosyal gerekçelerle, özellikle de gerçek yaşamda iletişimin kısıtlı olduğu kişilerle olan etkileşimi sürdürme amaçlı olarak kullanılmaktadır.

Sosyal medya kullanımı üzerine yapılan araştırmalar, dışadönüklük, duygusal istikrar ve deneyime açıklığı gibi kişilik faktörlerinin sosyal uygulamaların internet üzerindeki kullanımıyla ilişkili olduğunu düşündürmektedir. Özellikle genç yaş gruplarında kişiliğinin dışadönüklük boyutu daha yüksek olan hem kadın hem de erkeklerin sosyal medyayı daha çok kullandığı, duygusal iniş çıkışları yüksek olan gruptansa yalnızca erkeklerin daha düzenli kullanıcılar olduğu gözlemlenmiştir.  Daha olgun yaşlardaki kesimler için ise yeni bir deneyime açıklık sosyal medya kullanımı açısından daha belirleyici bir kişilik göstergesidir.

Yapılan araştırmalar, internette sosyal ağlara yönelen ilgi artışının bazı kullanıcılar için potansiyel bir ruh sağlığı sorunu olabileceğini düşündürmektedir.

Dışadönük kişilik özelliği yüksek kişiler sosyal bağlantıları güçlendirme amaçlı bu ağları kullanırken, içe dönük kişillik özellikleri yüksek kişilerin ise daha çok sosyal olarak onaylanma amaçlı bu platformalara yöneldiği gözlemlenmiştir.

Erkeklerin sıklıkla çeşitli alanlardaki güvensizliklerini telafi etmek için interneti kullandığı, kadınların ise somut ilişkilerini güçlendirme gayesiyle harekte ettiği tespit edilmiştir. Daha fazla sosyal medya kullanımı her iki grupta da sorumluluk duygusunun düşüklüğü ve yüksek narsisizm ile ilişkili bulunmuştur.

Kullanım arttıkça gerçek yaşamdaki sosyal topluluklara katılımın azalması, ilişki problemlerinde artış ve akademik başarının düşmesi potansiyel bir bağımlılığın işaretleri olarak kabul edilebilir.

Özellikle farklı yaş aralıklarındaki Y kuşağı ile yapılan bir araştırmaya göre; internette geçirilen zamanın planlananın üzerine çıktığı, gitgide arttığı, azaltma ihtiyacı duyulmasına rağmen uygulamada başarısız olunduğu ve artan kullanımın içsel çatışmalar yarattığı bulgulanmıştır. Araştırmacılara göre içsel çatışmaların kaynağı çoğunlukla maddi dünyada yaşama ve ilerleme ihtiyacı sebebiyle oluşmaktayken, kişiler arası çatışmalar sosyal medyanın problem olmadığı bu interaktif dünyada bu kuşağın hep bir arada var olma deneyiminden dolayı aslında daha az gözlenmektedir. Özellikle bu neslin, sosyal medyayı birçok şeyden öncelikli kıldığı ve tatmin duygusu yaşayabilmek için kullanma ihtiyacının artarak devam edeceği öngörülmektedir.

 

Cabral, J. (2011). Is Generation Y addicted to social media? Elon Journal of Undergraduate Research in Communications, 2(1), 5–13.

Kuss DJ, Griffiths MD (2011). Online social networking and addiction—a review of the psychological literature. International journal of environmental research and public health 8(9): 3528–3552.